Başkası Olma Kendin Ol

Berat Mutluhan Seferoğlu
4 min readApr 13, 2022

Bir süredir “Kendin ol” tavsiyesini nasıl anlamamız gerektiği üzerine düşünüyorum. Bu tavsiye genelde romantik ilişkiler bağlamında erkeklere veriliyor. Ama genel olarak mutlu olmak, iyi bir hayat sürdürebilmek gibi hedeflere ulaşmakta da yardımcı olacağı düşüncesiyle verilen bir tavsiye bu.

Kendin ol tavsiyesiyle ilgili değinmek gereken iki nokta var. İlki deskriptif: Kendin olmak tam olarak nasıl bir şey? İkincisiyse normatif: Kendin olmak her zaman iyi bir şey mi? Kendin olmanın nasıl anlaşılması gerektiğine girmeden bunun her zaman iyi bir şey olup olmaması hakkında yorum yapamayacağıma göre ilkiyle başlayacağım.

Birinin kendi olması ne demek tam olarak? Kişinin bütün kusurlarını verili kabul edip bunları değiştirmeye çalışmadan davranması değil kuşkusuz. Aksi takdirde kendin ol tavsiyesinin radikal bir kendini kabullenme biçimini gerektirmesi ve kişinin kendisini geliştirmesiyle bağdaşmaması gerekirdi. Ancak kendin ol tavsiyesi bunu, yani kişinin kendisini geliştirmeye ve değiştirmeye çalışmasını, dışlayan bir tavsiye olmamalı.

Kişinin isteklerini hiçbir şekilde baskılamadan olduğu gibi sergilemesi, düşüncelerini pat diye söylemesi, kendi isteklerini hiçbir şekilde bastırmadan onların peşinden gitmesi de yine kendin ol tavsiyesinin söylediği şey olamaz. Bir kere anlık isteklerimiz sık sık uzun vadeli isteklerimiz ve temel değerlerimizle çelişiyor. Evlisiniz ve eşinize sadık kalmayı gerçekten önemsiyorsunuz ve size cinsel açıdan çekici gelen birine rastladınız. Bu durumda cinsel isteğinizi bastırıp bu kişiyle konuşmaya gitmemeniz sizin kendiniz olmanızı engeller miydi? Kuşkusuz hayır. Hatta bu durumda daha fazla önemsediğiniz isteklerinize ve temel değerlerinize ters düşmeniz nedeniyle kendiniz olmakta başarısız olacağınız dahi söylenebilir. (Bu noktayla ilgili ilginç bir soruna daha sonra döneceğim.)

O halde kendiniz olmanız kendinizi değiştirip geliştirmeye çalışmanızla çelişmediği gibi anlık isteklerinizle davranmanızı, kendinizi hiçbir şekilde engellememenizi gerektirmiyor. Peki neyi gerektiriyor kendiniz olmanız? İpuçları yukarıdaki iki paragrafta gizli.

Bir kere kişinin kendisi olması kendisinin en çok önemsediği şeylere (isteklere ve temel değerlere) ihanet etmemesini gerektiriyor. Ancak insanların ciddi bir bölümü (muhtemelen) en temel değerlerinin ve arzularının neler oldukları üzerinde derinlemesine düşünmüyor. Bu içe dönük düşünme sürecinin gerçekte istemediğiniz veya önemsemediğiniz, ancak istediğinizi veya önemsediğinizi bir nedenden dolayı (belki toplum baskısı, belki alışkanlıklarınız) düşündüğünüz şeyleri tespit etmeniz için ciddi bir faydası var. Benim şahsi önerim bu içsel muhasebeyi günlük yazarak yapmanız yönünde. Gerçekten neyi istiyorum? Nasıl bir hayat benim için iyi bir hayat olur? Temel değerlerim neler? Bu soruları kendinize sorup uzun uzadıya yanıtlamaya çalışın. Umursadığınızı düşündüğünüz pek çok şeyi aslında umursamadığınızı, ihmal ettiğiniz pek çok şeyiyse aslında umursadığınızı tespit edip şaşırabilirsiniz.

İkinci olarak kişinin sadece temelde yatan isteklerini ve değerlerini değil, nasıl biri olduğunu da tespit etmesi gerekiyor. Kişiliklerimizde bir miktar oynama olabilir. Ancak kişilik, ciddi bir genetik arka planının da olması nedeniyle, bir oyun hamuru kadar biçimlendirebileceğimiz bir şey de değil. Kişilik özelliklerimizin yanı sıra güçlü ve zayıf taraflarınızı da tespit etmeniz gerek. Neyi iyi yapıyorum? Neyi kötü yapıyorum? Neler benim için kolay? Neler benim için zor? Kendimde gördüğüm iyi ve kötü yönler neler? Bunlardan hangileri değiştirilebilir, hangilerinin değişmesi zor ve makul bir şekilde sabit kabul edilebilir? Güçlü taraflarımı nasıl beslerim? Zayıf taraflarımın en olumsuz sonuçlarını nasıl engelleyebilir veya azaltabilirim? Bunları tespit etmeniz yine kendinizi tanımanızı sağlar.

Böylece kendiniz olmanın nasıl bir şey olduğu hakkında bazı kriterlere ulaştık.

  1. En temelde yatan isteklerinizin ve temel değerlerinizin neler olduklarını bilmelisiniz.
  2. Kişilik özelliklerinizi ve güçlü/zayıf taraflarınızı bilmelisiniz.
  3. Hayatınızı en temelde yatan istekleriniz, temel değerleriniz, kişilik özellikleriniz ve güçlü/zayıf taraflarınıza uygun bir şekilde yaşamalısınız.

İlginç bir vaka en temel isteklerimizin/temel değerlerimizin güçlü/zayıf taraflarımız tarafından ulaşılamayacak bir hayat yaşamamızı gerektirdiği durumlar Tek eşli olmakta aşırı zorlanan, ancak temelde tek eşli olmayı isteyen ve tek eşliliği/aile kurmayı önemseyen birini düşünün. Bu durum, olmak istediği kişi ve yaşamak istediği hayatla kişiliği/güçlü-zayıf tarafları arasında bir gerilim olma durumu. Peki bu gerilim varsa ne yapmanız gerekiyor?

Bu duruma düştüyseniz önünüzde iki seçenek var. Ya istediğiniz şeylerin/temel değerlerin sizin için ulaşılmaz olduğunu fark edip bunlara ulaşmaktan umudunuzu keseceksiniz ve bunları değiştirmeye çalışacaksınız, ya da temel istek ve değerlerinize uygun bir hayatı, bu hayatı yaşamanıza engel olan mevcut güçlü-zayıf yanlarınıza rağmen elinizden geldiği kadarıyla yaşamaya çalışacaksınız. Hangi seçeneğin kendiniz olmanızla daha fazla bağdaştığını bilmiyorum açıkçası.

Konunun deskriptif bölümünü geçip normatif bölümüne geliyoruz: Kendiniz olmanız kendi içinde iyi bir şey mi? Buna cevabım kesin bir şekilde hayır. İlk olarak bazılarımızın temel değerleri ve istekleri ahlaken direkt kötü. Kendi olması halinde diğer insanları manipüle edecek, diğerlerine zulmedecek, amaçlarına ulaşmak için kimseye acımayacak pek çok insan var. Böyle insanların kendileri olması kesinlikle kötü bir şey olurdu. Böyle kişilerin doğru olanı yapmmaları için kendi isteklerini/değerlerini ihmal etmeleri gerekir. Benzer bir şekilde zayıf taraflarımızı kabullenmeyip onlarla şiddetli bir şekilde mücadele etmemiz de gerekebilir. Kuşkusuz bazı durumlarda zayıf taraflarımız temel isteklerimizi/değerlerimizi değiştirmemizi gerektirebilir. Kendi doğamızla ettiğimiz mücadelenin gereksiz olan kısmını azaltacak seçimler yapmamız gerekmekle beraber bu mücadeleye devam etmemiz de gerekiyor. Dolayısıyla hepimiz (en azından kusurları olanlarımız, sizi bilemiyorum) kendimizle bir dereceye kadar mücadele etmeye devam etmeliyiz.

Kısacası: Kendileri olmaları iyi olan kişiler kendileri olsun. Kendileri olmaları kötü olan kişiler kendileri olmasın. Kendiniz olmanız doğru eylemlerde bulunmanızı ve ahlaklı biri olmanızı engelleyecekse isteklerinizden/değerlerinizden gereken ölçüde (ancak daha fazla değil) feragat edin. Bazı durumlarda temel değerlerimiz ve isteklerimizle güçlü/zayıf taraflarımız ve eğilimlerimiz birbirleriyle gerilimli olabiliyor. Bu durumda ya temel değerlerinizi ve isteklerinizi feda etmeniz, ya da mevcut eğilimlerinizle değerlerinizin/isteklerinizin bağdaşacağı yönde hayatınızda değişiklikler yapmanız lazım.

--

--

Berat Mutluhan Seferoğlu

26, Ankara. Bilkent Felsefe, Öncül Analitik Felsefe Dergisi, Felsefe Kanalı. İlgi alanlarım: Felsefe, evrimsel psikoloji, metal müzik, PC oyunları